Yerel seçimler yaklaşırken, herkes anketlere kilitlenmiş vaziyette. Buna karşılık T24 teknoloji yazarı Füsun Sarp Nebil, seçimleri kazanmak için anketlerden önce verilerin kullanılması gerektiğini, anketlerin ise sadece fikir almak için iyi olduğunu söylüyor. Kendisine veriler konusunun neden önemli olduğunu sorduk.
– Seçimlere “Gerçek Veri Analizi” ile hazırlanmak gerek diyorsunuz, ne demek istiyorsunuz
Bugün tüm dünyada seçimler için analizler yapılıyor. Bunun için çeşitli bilimsel modeller kullanılıyor. Çünkü “büyük veri çağındayız” ve bilgisayarlar elimizde. Hatta yapay zeka geldi.
Siyasal veri analizlerini kendi ülkelerinde kullanan başka ülkelerin, bunları ülkemize de uyguladığına neredeyse adım gibi eminim. Çünkü bakıyoruz, mesela Facebook Orta Afrika’nın seçimlerinde Rusya ve Fransa’nın propoganda yaptığını iddia ederek bazı hesapları kapatıyor. Mutlaka bazı analizleri de yapıyorlar veya geçmişte yaptılar ve bugün içinde bulunduğumuz duruma geldik.
Buna karşılık ülkemizde “gerçek veriye” dayanan analiz yapan parti bilmiyorum. Varsa kendileri söylesin. Ya da muhtemelen AKP doğrudan ya da dolaylı yapıyor.
Seçim dönemlerinde hep anketçilerin ve TV’lara çıkan siyasal analistlerin yorumlarını duyuyoruz. Ben hep bu analizlerin ve anketlerin bizi yanılttığını düşünüyorum. Sonuç ortada. Her seferinde “şöyle olacak” diye beklentimiz oluyor ama sonuca şaşıp kalıyoruz.
Çünkü bilimsel yöntemlerle ve gerçek verilerle çalışmak yerine, sokaklardaki ya da telefonlardaki kabuller üzerinden analizler yapılıyor. Bence bunu “fikir almak” amacıyla hala kullanabiliriz ama seçimler için bir an önce “gerçek veriye” dayanmamız lazım.
Bunun için batıda da çalışılan, ülkemizde de var olan bazı ekoller ve yöntemler var. Bugün bunlardan sadece bir tanesini konuşalım. Başka yöntemleri de yani “gerçek veri”ye dayanan siyasal analiz yöntemlerinden başka bazılarını da belki yine konuşuruz.
– Anketler hatalı sonuç veriyor mu diyorsunuz?
Anketler hatalı sonuç verebilir ya da vermeyebilir. Tamamen kabullerine, seçtiği örneklemeye bağlı. Ama örneğin 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakın, yüzde 49,42 alan Erdoğan için yüzde 43,6’dan yüzde 50,4’e kadar, yani yüzde 6,8 aralığında hareket eden sonuçlar var. Aynı firmalar yüzde 44,95 alan Kılıçdaroğlu için ise yüzde 44,3’den yüzde 51,7’ye kadar yani yüzde 7,4 aralığında hareket eden sonuçlar vermişler. Bu anketlerin hangisine güveneceğiz?
Daha tuhaf bir sonucu ise 2007 seçimlerinde görüyoruz. Mehmet Ali Birand yazmış; AKP için yüzde 26-29 aralığında oy (ve meclis çoğunluğunu kaybetmesi) beklenirken, AKP oy oranı yüzde 46,7 çıkmış. Anketler genellikle yüzde 1-2 hata payı ile yayınlanır ama 2007 seçimlerindeki nasıl olmuşsa anketler yüzde 79 hata göstermiş.
2007 seçimleri hayli hassas bir dönemdi. Arkasından gelen dönemde neler olduğunu hepimiz biliyoruz.
21.yüzyıl “veri” yüzyılı. Son 20-25 yılda, hepimiz verilerin nasıl ve nerelerde kullanıldığına dair bir sürü örnek gördük. Çeşitli endüstrilerdeki örnekler yanında, Trump’ın seçimleri verilerle nasıl kazandığını unutmayın.
Yerel siyasetçilerimiz de “veri” için 21.yüzyılın petrolü diyorlar ama ülkemizde siyaset alanında verinin bugüne kadar kullanıldığını ya da önem verildiğini göremedik.
Evet anketler bir fikir veriyor. Ama ne kadar doğru sonuç veriyorlar ve/veya siyaseti bunların üzerine kurmak ne kadar doğru olur?
Demek istediğim şu; siyasetçiler artık gerçekleşmiş verileri kullanmayı öğrenmek zorundalar. Hele böylesine hassas dönemler yaşarken. Hele bütün dünya birbirini bu kadar etkilerken.
Oy verenin de, bir şeyleri yerli yerine oturtması (yani kabahati başkasına yükleyen “cahil halk oy verdi” retoriğinden kurtulması) ve de nereye nasıl oy verildiğini daha iyi görmesi, anlaması için bu verilere yakından bakması lazım.”
– Hangi verilerden bahsediyorsunuz? Cambridge Analytica türü, seçimleri etkileyen verilerden mi?
Hayır ondan bahsetmiyorum. Cambridge Analytica türü çalışmada insanların kişisel verilerinin kullanılarak, oy hareketini manipüle etmekten bahsediliyordu. Ben bundan bahsetmiyorum.
Ben geçmiş seçimlerdeki gerçek sonuçların kullanılarak, seçimlere hazırlık yapılmasından, eksik olan noktaların tespitinden, zayıf olunan yerlerin belirlenmesinden bahsediyorum. Bunlar anketlerde gözükmüyor. Örneğin 2.videoda anlatılan yöntemi acaba bizden önce keşfeden yabancı bir ülke var mıydı?
Gerçek verileri kullanmanın bir kaç yolu var. Bugün sizinle birlikte yaptığımız video söyleşide, bunun sadece bir tanesini inceleyeceğiz. Daha sonra başka yazılarda, diğer tür siyaset analiz yöntemlerine de bakarız.
– Bugünkü yöntemin adını “veri görselleştirme” olarak verdiniz bu nedir?
Bu benim verdiğim bir ad değil. Kullanılan genel bir yöntem. Sadece siyasal alanda değil. Veri görselleştirmeyi aşağıdaki videodan daha rahat anlayacaksınız ama özetle şöyle anlatalım; Elinizdeki verileri görsel hale sokuyorsunuz. Hani “Suç” filmlerinde vardır ya; resimleri koyup, iplerle ilişkileri tariflerler ve ne olup bittiğini çözmeye çalışırlar. Bu da öyle bir yöntem.
Üstelik ne şans ki, bunu çalışan akademisyenler var ülkemizde. Aralık 2023’de o zaman Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi olan (yılbaşında emekli oldu) Prof.Dr.Murat Güvenç, 2023 mayısına ait Cumhurbaşkanlığı Marmara Bölgesi seçim sonuçları için veri görselleştirme yapan çok kıymetli bir çalışma yayınladı. Bir kaç medya organında haber yapıldı. Ama ne yazık ki kıymeti anlaşılamadı. Belki de bilimsel bir çalışma olduğu için.
– İkinci bölümde ne var?
İkinci bölümde, sonraki bölümün ağırlığının anlaşılması için, Murat Hoca’nın 2010 yılında, Hasan Kirmanoğlu ile birlikte yayınladığı “Türkiye’nin Seçim Atlası” çalışmasını inceledik. Bu 1950’den başlayarak – 2009 seçimleri dahil geçmiş tüm seçimleri harita üzerinde inceleyen bir çalışma. Kitapçılarda da satılıyor ve bana göre çok kıymetli bir analizi içeriyor.
“Türkiye’nin Seçim Atlası” çalışmasının amacı, dönemin iktisat politikaları ile dönemin oy davranışları arasında bağlantıyı görmek olmuş. Bunun için Fransızların “Mütekabiliyet Analizi” ile il il sonuçlarını araştırmışlar.
Bakmasını bilen için orada çok önemli sonuçlar gözüküyor. Bir kaç örnek vereyim;
Alınan sonuçlarla, partilerin o günlerde Türkiye coğrafyasında yerlerini tespit etmişler. Ülkenin ulusal ortalamasını alıp, hangi ilde hangi parti ulusal ortalamanın üzerinde oy almış diye bakmışlar. Sonunda, 2 eksenin birbirine benzer çıktığını tespit etmişler. Bunlardan birisi ana dili Türkçe olanlarla, olmayanları bölen eksen, diğeri mütedeyyinlerle, sekülerleri ayıran eksen.
Murat Güvenç hoca diyor ki; “Türkiye’de partiler, liderler değişiyor ama 1950-2009 arasında bu eksenler hep aynı kalıyor.” Ben de düşünüyorum. Biz bugün bu eksenleri çok net görüyoruz ama acaba 1970’lerde, 80’lerde bu eksenleri bizden önce gören ve eksenlerin büyümesine katkıda bulunanlar var mıydı?
O nedenle de “gerçek veri”ye dayanan analiz diyorum. Yoksa şu parti bu kadar oy alacak, öbür parti bu kadar alacak diyen anketler bizi bir yere götürmez sadece fikir verir.
Bu kitaptaki çalışmanın önemli bir tarafı da şu; MHP’nin İyi Partiye bölünmesi çok net gözüküyor. Bence yerel seçim öncesinde İyi Partililer bu tür bir analiz yapsaydı —başka bilemediğimiz etkenler yoksa— ortanın sağındaki boşluğu doldurmaya devam etmek için yerini korumayı tercih edebilirdi. Çünkü 2009 seçimleri sonuçları, MHP’nin seküler ve milliyetçi-mütedeyyin diye iki kesime bölündüğünü net bir şekilde gösteriyor. Videoda Murat Hoca bunu anlatıyor.
– Peki “Seçim Mühendisliği” dediğiniz üçüncü bölümde ne var?
İlk 2 bölümü aslında, “Seçim Mühendisliği” anlamına gelen bu 3.bölümün temeli olarak sunduk. Yani bu çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmak için.
Üçüncü bölüm sadece Marmara Bölgesindeki 11 il ve altındaki 6500 mahalle ve köyü ele almış ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim sandık sonuçlarını harita üzerine yerleştirmiş: Buna baktığınızda adeta uzaydan Türkiye’nin siyasetine bakar gibi oluyorsunuz ve bazı anomaliler gözünüze hemen çarpıyor. Harita şu anda online ve interaktif.
Bu çalışma klasik her seçim sonrası her ili en çok oy alan partinin rengine boyayan ve bizi yanıltan haritalardan farklı olarak her yerleşim bölgesindeki veri profillerini analiz ediyor.
Murat Hoca ve ekibi bu çalışmada bir takım gruplamalar yakalamış. Bunlar mesela “AKP-Yeniden Refah” birlikte olursa gibi gruplamalar. Yani bu haritada, partilerin hangi bölgede, hangi parti ile işbirliği yapabileceklerini de gösteriyor. Ama yanısıra Amerikalıların “Salıncak” dediği yani her an başka yere kayabilecek alanları da gösteriyor.
Bu haritada mavi bölge CHP’nin, sarı bölge AKP’nin domine ettiği bölgeyi işaretliyor. Murat Hoca detaylı incelemiş ve Marmara Bölgesinin güneyinde AKP’nin ağırlıklı olduğu yerlerin AKP’nin güçlü olduğu yerlerden göç aldığını tespit etmiş.
Marmara Bölgesinin güneyindeki köylerde AKP yüzde 100 ve benzeri oylar alıyor. Üstelik katılım oranları da şaşırtıcı derecede yüzde 90+ düzeyinde yüksek. Aldığı oy ise, toplam Marmara bölgesi ortalamalarının 2, 3 ya da 4 katı yüksek olduğu anlaşılıyor.
Ama İstanbul geneline bakıldığında böyle bir sonuç görülmüyor. Bu aynı zamanda 14 mayıs sonrasında Bilgehan Turhan ile birlikte yayınladığımız “Tek ve Çift Sandıklı Yerlere Dikkat Ermek Gerek” başlıklı yazımızı da doğruluyor.
Murat Hoca bunu, bölgede genç nüfusun kalmaması ve yaşlı nüfusun olması ile açıklıyor. Örneğin Sakarya Taraklı’da AKP’ye yüzde 100 oy çıkmış.
Tabii ki bu tür bir çalışma büyük emek anlamına geliyor. O nedenle şimdilik sadece Marmara Bölgesini yayınlamışlar. Son olarak; haritayı incelemek ve ne tür bir gruplama yapmanın yararlı oldacağına interaktif olarak (haritadan seçerek) bakabilirsiniz.
– Son olarak “Mor Haritam” nedir?
“Mor Haritam” da aynı grubun yaptığı bir çalışma. Bu çalışmadan fazla bahsetmedik ama özetle, “Mor Haritam”, her mahallenin eğitim, yaş, medeni durum, hane halkı büyüklüğü gösteriyor. Bu çalışma aynı zamanda diğer haritadaki oy profilinin arkasındaki sosyal durumu da anlatıyor.
Umarım artık siyasal partiler, kabullerle değil gerçek verilerle çalışmayı öğrenirler.